Dikkat çeken yenilenebilir enerji girişimlerinden bir tanesi Avrupa’da en çok rüzgar enerjisini üretmesinin yanında, güneş enerjisinde de lider Almanya ile yarışan İspanya’da gerçekleşiyor. Andalusia bölgesinde 480 dönüm arazi üzerinde kurulan Gemasolar güneş enerjisi santrali, 7 gün 24 saat elektrik üretme özelliği ile dünyada bir ilk oluşturuyor. Nasıl mı?
Enerji depolama kapasitesi ile dikkat çeken Gemasolar, gün boyunca ürettiği enerjiden faydalanarak gece de elektrik üretimine devam ediyor. Sistemin çalışması için her biri 120 metre kare olan 2600 güneş paneli toplu halde güneşten gelen ışınları toplayarak kuleye iletiyor. Bu noktada elde edilen enerji bin kat daha yoğun hale getirilip, yüksek sıcaklıklarda erimiş tuzla dolu depolarda saklanıyor. Tuzun burdaki esas fonksiyonu elektrik üretimini mümkün kılan türbinlerin dönmesi için gereken buharın üretilmesini sağlamak.
Gemasolar, güneş enerjisi üretiminde artık güneşe bağlı kalınmasının gerekli olmadığının iyi bir örneği. Bu özelliğe sahip olmayan santrallere kıyaslandığı zaman yüzde atmış (60%) daha fazla enerji üreten Gemasolar, yılda 6400 saat elektrik üreterek bugünkü kapasitesi ile 30 bin evin ihtiyacı olan enerji miktarını sağlayabiliyor. Bu aynı zamanda binlerce ton karbondioksitin atmosfere salınmasının engellendiği anlamına da geliyor.
200 milyon Euro’luk santralin gerçekleşmesinde İspanyol şirketlerinin yanında Abu Dabi merkezli Masdar şirketinin de payı var. Gemasolar için yapılan harcamaların, santralin verimli üretimi sayesinde 18 yıl içinde karşılanması bekleniyor. Özellikle Avrupa ülkelerinin yüzleşmek durumunda kaldığı ekonomik krizde İspanya için büyük bir tasarruf getirisi olacağı düşünülen santralin, ülkenin ekonomik yaralarını sarmasında önemli bir rol oynayacağı kesin.
Yenilenebilir enerji girişimlerinde Avrupa’ya hızla yaklaşan Orta Doğu ülkelerinin fosil yakıt rezervlerinin sonsuza kadar gitmeyeceğinin farkına varması ile yenilenebilir enerji sektöründe yaptığı yatırımlardan bir tanesi Abu Dabi’de kurulan dünyanın en büyük güneş paneli tesisi. Gemasolar’da da payı olan Masdar ile Fransa’nın Total ve İspanya’nın Abengoa şirketlerinin bir araya gelmesi ile kurulan Shams Power Company, 258 bin parabolik aynadan oluşan 100 MW kapasiteli enerji santrali sayesinde 20 bin eve yetecek kadar güneş kaynaklı elektrik üretebiliyor.
4 kilometre karelik bir alana kurulan santralde kullanılan aynalar, güneş ışınlarını çok daha etkin bir şekilde yakalayarak enerjiyi tek bir noktaya odaklayabilecek şekilde tasarlandıklarından, burada toplanan enerji yine odak noktasından dağıtılabiliyor. Parabolik aynalarda toplanan güneş ışınlarının, aynaların merkezinden geçecek şekilde ayarlanmış sıvı dolu borulara odaklanması ile ısınan sıvı buhara dönüştürülüyor. Bu şekilde üretilen buhar ise türbinleri döndürerek elektrik üretilmesini sağlıyor. Shams 1 adı verilen santralin kullanımı sayesinde her yıl 175 bin ton karbondioksitin atmosfere salınmasının önüne geçilecek. Bu girişim, 1.5 milyon ağaç dikilmesi veya trafikten 15 bin aracın kaldırılması ile aynı etkiye sahip.
Güneşe ek olarak etkisi tüm dünyayı saran bir diğer yenilenebilir enerji kaynağı rüzgar. 2012 yılında tüm dünyada yapılan toplam 60 milyar Euro’luk yatırım ile rüzgar enerjisinde patlama yaşandı ve yıl sonu itibarı ile küresel rüzgar elektriği kapasitesi 282 milyar vata ulaştı. Bu alanda başı çeken ülkeler arasında 75 gigavatlık üretimi ile Çin’in ardından ABD, ve Avrupa ülkeleri geliyor.
Rüzgar enerjisi, çevre dostu olmasının yanında yerli enerji kaynağı olduğundan ithal edilmesi gerekmiyor. Bu nedenden dolayı artık bu alanındaki yatırımlar sadece gelişmiş ülkelerle sınırlı değil. Bugün Romanya, Polonya, Estonya, Ukrayna, Brezilya ve Meksika gibi Doğu Avrupa ve Latin Amerika ülkelerinin de rüzgardan elektrik üretmesi ile rüzgar enerjisinin dünyadaki kullanımı hızla artıyor. En hızlı büyüme, açık denizlerde 7 megavat gücüne kadar varan büyük türbinlerin birleştirilip rüzgâr çiftlikleri kurulmasıyla oluşuyor. Öte yandan küçük yerleşim yerlerinin elektrik ihtiyacını karşılamak için kurulan tesislerde de önemli gelişmeler sağlanması ile küçük türbin piyasasında da büyüme gözlemleniyor.
Gittikçe düşen maliyetler sayesinde önümüzdeki 20 yıl içerisinde rüzgar enerjisinden elde edilen elektrik miktarının 10 kat artması bekleniyor. Buna göre dünyada kullanılan elektriğin yüzde otuz (30%)'u rüzgardan elde edilecek. Yani dünya, Danimarka’nın bugün rüzgardan ürettiği enerjinin toplam enerjiye olan oranı ile aynı seviyeye gelecek.
Ülkemizde de yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretiminde kullanımı, karbon emisyonlarının düşürülmesi ve sürdürülebilir gelişime katkıda bulunan projelerin gerçekleşmesi, bu alandaki potansiyelimizi farketmemiz açısından önemlidir. Özellikle güneş ve rüzgar enerjisi potansiyelinin yüksek olduğu noktalarda elektrik enerjisi tüketiminin kısmen bu yenilenebilir kaynaklardan sağlanması kaçınılmazdır. Bir yandan da enerji harcamalarını azaltacak bilincin halkımızda yerleşmesi, yenilenebilir enerji ile ilgili mevcut akademik çalışmaların geliştirilmesi, güneş santralleri ve rüzgar türbinlerinin performans ölçümlerini yaparak sertifikalandıracak bir sertifikasyon merkezine yönelik altyapı oluşturulması, ve enerji alanında sağlanan tasarrufun altyapı, eğitim, ve araştırma çalışmalarına aktarılması gerekir.
Çise Ünlüer (7 Temmuz 2013)
ciseunluer@gmail.com
0 yorum :
Post a Comment