11/07/2014

Portakal Suyunuzdaki Gizli İçerik



Portakal suyunuzu evde sıkmak yerine marketten mi alıyorsunuz? Eğer öyleyse eminim 100% portakal içeren, konsantre madde içermeyenleri tercih etmeye çalışıyorsunuz. Nihayetinde sağlıklı, katkısız ve daha doğal olanı bu, değil mi? Hatta o kadar bir sağlıklı ve taze ki bozulmaması için buzlukta satılması gerekiyor!

Eğer bu tarife uyuyorsanız, bu yazıdan ya nefret edecek ya da çok seveceksiniz. Gerçek şu ki, satın alırken sağlıklı bir seçim yaptığınızı düşünerek harika hissettiğiniz o portakal suyu iddia ettiği şeylerden hiçbiri değil! Çoğu zaman mantığınıza göre yaptığınız varsayımlara göre hareket ettiğinizi bilen gıda endüstrisi de kendi kârını artıracak mantığı takip eder. Sizin mutfağınızda hazırladığınız bir-iki bardak portakal suyunun binlerce litresini üretecek şekilde işleme tabi tutmak takdir edersiniz ki aynı şey değil.

Marketten aldığınız belli bir marka portakal (veya herhangi bir başka meyve) suyunun yılın hangi zamanı olursa olsun nasıl hep aynı tada sahip olduğunu hiç merak ettiniz mi? Evde sıktığınız portakal suyu kullandığınız portakala göre tad ve görüntüsünde her defa biraz değişiklik gösterirken, nasıl oluyor da marketten aldığınız portakal suları bu kadar istikrarlı bir şekilde değişmiyor? Ve örneğin Türkiye’den gelen veya adamızda üretilen bazı farklı markaların sunduğu meyve sularının tadları hiçbir zaman birbirlerine benzemese de, kendi özgün tadlarını seneler boyunca nasıl koruyup sürdürüyorlar? Umarım bu noktada kafanızda tehlike çanları çalmaya başlamıştır!

Bu soruların cevabı aslında çok basit. Dünyanın en büyük kola şirketlerinin de yaptığı gibi bu markalar ürünlerini hazırlarken halk tarafından beğenilen belli tarifleri takip ediyor. Ve bu tarifler hiçbir zaman portakalın toplanıp suyunun sıkılarak paketlenip satılması adımları ile sınırlı değil.

Marketten aldığınız portakal suyunun tadının istikrarı doğadan çok kimya ile alakalı. Arada sadece içecek endüstrisinde çalışanların bildiği gizli ve kritik bir adım var! Portakallar sıkıldıktan sonra büyük depolarda saklanan suyunun oksijeni çıkarılıyor. Bu adım sayesinde sıkılan sıvı bir yıla kadar bozulmadan dayanabiliyor. Ama oksijeni alınırken orjinal tadı da giden bu sıvının tadı bizim paketten içtiğimiz meyve suyunun son haline hiç benzemiyor. Ürünlerinin bu haliyle satıldığı zaman rağbet görmeyeceğini bilen şirketler oksijeni alınmış sıvılarına tatlandırıcı ekliyor.

Bu tatlandırıcılar teknik olarak portakal esansı, yağı, ve diğer yan ürünlerinin kimyasal yapıları manipüle edilerek elde edildikleri için hukuken ürün üzerindeki “içindekiler” kısmına eklenilmek zorunda değiller. Ancak bu süreçte kullanılan ürün ve işlemlerin doğanın bize sundukları ile yakından uzaktan alakası olmadığı gibi, tatlandırıcıların hazırlanışında parfüm endüstrisinde de kullanılan tehlikeli kimyasallar yüksek miktarlarda kullanılıyor. Bu kimyasallar meyve suyunun satılacağı tütekici profiline ve kültürel ağız tadına göre farklılık gösterebiliyor. Örneğin Türkiye’de satılan meyve suları halkın ağız tadı ve alışkanlıklarına göre formüle edildiği için Amerika’da satılanlardan farklı kimyasallar içerebiliyor.

Peki bu durumda ne yapmak gerekir? Bu noktada kendinize şu soruyu sormakta yarar var: Neden meyve suyu içiyorsunuz? Meyveden çıkan su fruktoz dolu olduğu gibi, meyvenin doğal haliyle içerdiği sağlıklı liflerden noksan. Bir bardak elma suyunun 6-8 tane orta boyutta elmadan elde edildiğini biliyor muydunuz? Oysa bir oturuşta bu kadar elmayı tüketebilme ihtimalinizin düşük olduğunu varsayarsak, genelde ikinci bardağını bile kolaylıkla içebildiğiniz elma suyu ile vücudunuza ne kadar gereksiz şeker aldığınız aşikar.

Özet olarak, her ne kadar sağlıklı bir imaj yaratırsa yaratsın, marketten meyve suyu alma alışkanlığından vazgeçmekte yarar var. Kendiniz yetiştirmediğiniz herhangi bir gıdanın tam olarak neler içerdiğini hiçbir zaman bilemezsiniz. Evinizde içerisinde ne olduğunu bildiğiniz sezon meyvelerinden rahatlıkla hazırlayacağınız meyve sularında yaratıcılığınızı kullanarak harikalar yaratabilirsiniz.



Çise Ünlüer (9 Kasım 2014)

ciseunluer@gmail.com

 
YEŞİLE DÖNÜŞ | ÇİSE ÜNLÜER | GREEN IT