6/09/2013

Bakarsan Bağ, Bakmazsan AVM Olur



Gelin biraz geçmişe, 1930 yılına gidelim. Yalova’ya vardığında köşkünün önündeki büyük çınar ağacının bahçıvan tarafından kesilmek üzere olduğunu gören Mustafa Kemal Atatürk, “sen hayatında hiç böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki? Kesmeye muktedir görüyorsun kendini” şeklinde tepki gösterir. Bahçıvanın, ağacın köklerinin köşkün temelini kaldırdığı ve yapraklarının da köşkün pencerelerine müdahale ettiği için ağacı kesmezlerse köşkü kaybedecekleri şeklindeki açıklamaları üzerine, Atatürk, gerekirse köşkün ağaçtan uzaklaştırılacağını belirtir.

Bahçıvan düşünür ama bir türlü köşkün ağaçtan nasıl uzaklaştırılacağını kestiremez. Bu işlem için, İstanbul’daki köprü altındaki tramvay rayları Atatürk’ün talimatı ile Yalova’ya getirilir ve köşk olduğu gibi, o ve yanındaki ağaç hiç zarar görmeden, temeli kazınarak ve altına tramvay rayları yerleştirilerek ağaçtan 4 metre 80 santim kenara çekilir.

Bu hikayeyi çoğunuz duymuşsunuzdur... Atatürk, yeşile, çiçeğe, ağaca hayrandı. O’nun için her ağaç yeni, kıymetli birer varlıktı. Etrafındaki her ağacın yetiştiğini, büyüdüğünü görmek, kendisine, gerçekleştirdiği bir idealin zevkini veriyordu. Doğa sevgisinin ne demek olduğunu gerçekten bilen ve her fırsatta bunu aşılayan Atamızın doğayı, ağacı sevmesinin o kadar çok farklı örneği var ki çok uzaklara bakmaya gerek yok. 1925 yılında kendi maaşı ile Ankara’da satın aldığı boş, ortasından demiryolu geçen bataklık haldeki bir araziyi, kendi önderliğinde dikilen ağaçların büyümesi ile bugün bölge halkı için büyük önem taşıyan bir sosyal alan haline getirmiştir. Etraftaki ağaçların gölgesinde dinlenen sayısız insana huzur veren Atatürk Orman Çiftliği görmeye değer.

Çocukluğundan beri çiftçilik işleri ile uğraşarak, yeşile, toprağa ve doğaya ilgi duyan Atatürk’ün, ilerki yaşamında çiftlikler kurarak hayvan beslemesi ve ağaçlandırmaya büyük önem vermesi, O’nun izinden giden tüm halkına örnek olmuştur. O’nun sayesinde insanlar, irade ve çalışmalarıyla, tabiatı güzelleştirme ve verimli kılmaktaki güçlerinin farkına varmıştırlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi açış konuşmalarında da doğal varlıklarımız olan ormanların korunması, dengeli ve tekniğe uygun şekilde işletilmesine yönelik konulara yer veren Mustafa Kemal önderliğinde, 1922 yılında ormancılığın kuralları aşağıdakı şekilde belirtilmiştir:

“Gerek tarım, gerek memleketin varlık ve genel sağlığı konularında önemi kesin olan ormanlarımızı da modern önlemlerle iyi duruma getirmek, genişletmek ve en yüksek faydayı sağlamak da önemli kurallarımızdan biridir.”

Mustafa Kemal Atatürk, “tabiata saygı aklın vicdanıdır” demiş. O, bir ağaç dalının kesilmesine göz yummayacak kadar yeşili ve ağacı seven bir liderdi. Bu sevgisi, tek bir ağacın yılda yüzlerce kilo toz emdiğini, yılda onlarca metreküp temiz su üreterek kuraklığı engellediğini ve tüm canlılar için büyük önem taşıyan su düzenini sağladığını, yapraklarının havadaki toksik ve radyoaktif maddeleri emerek atmosferi bu yabancı maddelerden temizlediğini, erozyonu önlediğini, rüzgarın hızını azalttığını, organik atıkların parçalanıp doğada dönüşmesine katkı koyduğunu, ve köklerinin ise her yıl binlerce litre su çekerek toprağın akmasını engelleyerek toprağı canlı ve verimli tuttuğunu bilmesinden kaynaklanıyordu.

Daha geniş bir açıdan bakacak olursak, ağaçlar ve doğayı vazgeçilmez kılan esas etken, dünyadaki tüm canlı varlıklar, toprak, hava, su, ışık ve sıcaklık gibi fiziksel çevre faktörlerinin de bir araya gelmesi ile oluşan karşılıklı ilişkilerin dokusunu simgeleyen ekosistemde dengeyi sağlamak için oynadıkları büyük rol. Canlı hayatının her noktasında ihtiyaç duyulan hammaddeleri sağlayan ormanlar, bitkiler ve hayvanlar için doğal su kaynağıdır. Nesli tükenmekte olan sayısız çeşit canlının korunmasında da büyük rol oynayan ormanlar, öte yandan bitki örtüsü ve toprak içerisinde yüksek miktarda karbon depolayarak ikim üzerinde olumlu yaratır ve hava sıcaklığını düzenleyici bir rol üstlenir. Yoğunlaşan su buharının yağmur haline gelmesi ve rüzgarın hızını azaltarak toprak ve kar savurmalarının azalması da ormanların önemli görevleri arasındadır. Bugün kalabalık tüm şehirlerde ise yoğun beton yığınlarından biraz uzaklaşarak eğlenme ve dinlenme fırsatı yaratan bu alanların, hava kirliliğini ve gürültüyü önlemesi ile insanların beden ve ruh sağlığı üzerinde oynadıkları önemli rol tartışılamaz!

Ama gelin görün ki, gün geliyor sağlıklı yaşamın, sağlıklı çevre ile geldiğini unutuyoruz. Son günlerde yaşanan olaylar çerçevesinde varılacak birçok sonuç var. Sorunların esas başlangıç noktası olarak görülen Gezi Parkı’ndaki ağaçların alışveriş merkezi inşaatı için kesilmesi kararı karşısında doğaya ve insan haklarına verilen değeri bir kez daha sorgulamamak elde değil. Bir tek dalın bile kesilmesine göz yummayan Atatürk’ten öğrendiğimiz ağaç sevgisinin yerini, var olan yeşillikleri kendi çıkarları için talan edenlerin almasına izin vermeyeceğiz!

Çünkü biz biliyoruz ki ormanlar sevgi ile büyür, bir ulusun gerçek zenginliği olan doğa sevgi ile korunur. Biz doğayı korudukça doğa da bizi korur.


Çise Ünlüer (9 Haziran 2013)
ciseunluer@gmail.com

0 yorum :

Post a Comment

 
YEŞİLE DÖNÜŞ | ÇİSE ÜNLÜER | GREEN IT