10/06/2013

Küresel Isınma Geliyorum Der



Yoksa siz hala iklim değişikliğine inanmayanlardan mısınız?

Ya da inanıp da adım atmayanlardan?

Peki küresel ısınmanın insan kaynaklı olduğunu biliyor musunuz? Geçtiğimiz hafta İsveç'in başkenti Stockholm'de BM'ye bağlı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli tarafından hazırlanan rapora göre küresel ısınmanın yüzde doksan beş (95%)’i insan kaynaklı!

Dünyanın farklı noktalarından yaklaşık 200 ülkeden katılımcının katkı koyduğu konferans sonrası hazırlanan rapor, birbirinden önemli sonuçlarla gerçeği yüzümüze vuruyor. Buna göre, her yıl biraz daha ısınan dünya genelinde son 100 yılda yaklaşık 0.9 derecelik bir sıcaklık artışı gözlemlendi. Bu artışın  yüzyılın sonunda 1.5 dereceye kadar çıkmasına kesin gözle bakılıyor. İlk duyulduğunda kulağa çok yüksek gelmeyen bu miktar, insanların ve diğer tüm canlıların önemli bir parçası olduğu ekosistem dengelerini alt üst etmekle kalmıyor, alışmış olduğumuz düzene büyük değişiklikler yapmayı da gerekli kılıyor.

İklim değişikliğinin esas nedeninin, insan kaynaklı sera gazı miktarlarının atmosferde gittikçe artması olduğu artık bilimsel bir gerçek. Özellikle 1750 yılından itibaren başlayan sanayi devriminden bu zamana atmosferdeki oranı yüzde kırk (40%) artan karbondioksit ve atmosferde yaklaşık 10 sene kalmakla birlikte, molekül bazında karbondioksitten 20 kez daha güçlü bir potansiyele sahip olan metan gazı iklim değişikliğine en fazla “katkı” koyan sera gazları. Bu kritik sera gazlarının kontrolsüz salınımına devam edilmesi halinde, sıcaklığın gittikçe daha hızlı artarak birçok canlı hayatını tehdit etmesi ise kaçınılmaz. Oysa uzmanlar, dünyadaki varlığımızın devamı için ısınma oranındaki artışın 2 dereceyi geçmemesi gerektiği görüşünde.

İklim uzmanları, sıcaklıkla birlikte buzulların erime oranında da hız yaşandığını belirtiyor. 1900’lü yıllara göre 7 kat daha hızlı eriyen buzulların başında gelen Grönland'da bulunan buzullar, giderek insan gözüyle farkedilecek kadar küçülen kütleleri ile yaşadığımız değişimin en büyük kanıtlarından. İnsan kaynaklı sera gazlarının hızını arttırdığı küresel ısınmanın devam etmesi halinde 2100 yılına kadar yüzde seksen beş (85%)’e kadar eriyecek olan kutuplardaki buzullar, yükselen deniz seviyelerinden artan karbondioksit ve metan gazı oranlarına kadar, küresel ısınmayı büyük ölçüde tetikleyecek.

Bu noktada esas tehlikelerden biri, kutuplarda yer alan buzun ve donmuş toprağın altında bulunan büyük miktarlarda metan yatakları ve ölü bitki örtüleri. Buzulların erimesi ile ortaya çıkacak olan bu bitki örtüleri çürüyecek ve karbondioksit ile birlikte metan gazının atmosfere yayılmasına neden olacak. Karbondioksite göre kısa dönemde kat kat daha fazla ısınmaya yol açan metan, bu konuda çalışmalar yürüten insanların uykularını kaçıracak kadar tehlikeli bir gaz.

Tabii olay sadece artan sıcaklık ve eriyen buzullarla kalmıyor. Küresel ısınmanın neden olduğu değişimlere ayak uyduramayan canlı evriminin bu yolda ne kadar zarar gördüğü, ekoloji ve evrim biyologları tarafından gözler önüne seriliyor. İnsan kaynaklı küresel ısınmanın neden olduğu evrim değişikliğinin, canlıların doğal evrim hızından 10 bin kat daha hızlı gerçekleştiğini biliyor muydunuz?

Çalışma kapsamında 500’den fazla canlı türünün genetik bilgileri ve jeolojik geçmişlerinde yaşadıkları bölgelerde görülen iklim değişiklikleri ayrı ayrı göze alınarak iklim değişikliğine uyum sağlamaları gereken evrim süreleri hesaplandı. Araştırma boyunca elde edilen sonuçlar, canlı türlerinin atmosfer sıcaklığındaki bir derecelik değişime ayak uydurması için 1 milyon yıla ihtiyaç duyduklarını gösteriyor. Buna göre, omurgalı hayvanların evrim hızının iklim değişikliğinden 10 bin kat yavaş olduğu ve bu nedenden dolayı dünya üzerindeki canlıların iklim değişikliğine ayak uydurmak konusunda başarısız olabileceği belirtiliyor.

Peki bu dünyadaki varlığımız için ne anlama geliyor? İnsan kaynaklı aktivitelerin atmosfer sıcaklığını bugünkü hızıyla arttırmaya devam etmesi halinde, insanların hayatlarını devam ettirebilmeleri için soğuk bölgelere göç etmesi zorunlu bir hal alacak. Bununla birlikte gelen artan dünya nüfusuna paralel yaşanacak kaynak savaşları ise birkaç satırda anlatılamayacak kadar yakın geleceğimizde önemli bir yer alacak. Öte yandan hızlı evrimi sağlayacak genetik yapı ve özelliklere sahip olmayan canlıların yok olma tehlikesi her gün biraz daha artacak.

Atmosferdeki miktarları gün geçtikçe artan karbondioksit ve benzeri sera gazarının iklim değişikliğine neden olduğu çoğu insan tarafından kabul edilse de buna henüz ikna olmayanlar ya da olup da adım atmaya istekli olmayanlar da yok değil. Yukarda sözü geçen BM çalışmasına göre, insan kaynaklı iklim değişikliğinin yavaşlatılması için en etkili adım, en başından sorunun en büyük nedeni olan petrol, gaz ve fosil yakıtlarının kullanımının hızlı ve etkili bir şekilde sınırlandırılması.

Küresel ısınma ile birlikte gelen iklim değişikliğinin insanlığı etkilediği ve de etkilemeye devam edeceği kaçınılmaz bir gerçek! Artık insan hayatının hangi alanlarda ve nasıl etkileneceği konusunda az çok bilgimiz var. Ancak unuttuğumuz tek nokta var: bu sorunun nedeni olduğumuz gibi çözümü de biziz!


Çise Ünlüer (6 Ekim 2013)
ciseunluer@gmail.com

1 yorum :

  1. Merhabalar Çise Hanım,
    Bu konuyla ilgili olan proje ödevimde araştırma yaparken buldum bloğunuzu. Gerçekten çok beğendim. Paylaştıklarınız, yazım tarzınızın samimiliğiyle birlikte daha da anlamlı olmuş. Ödevim için de bana fikir verdi. Çok teşekkürler :)

    ReplyDelete

 
YEŞİLE DÖNÜŞ | ÇİSE ÜNLÜER | GREEN IT