Ülkemizde her geçen gün daha da eziyetli bir hale gelen ulaşım alanında bugün tek çare olarak gördüğümüz arabalarımızdan çok daha sağlıklı, çevre dostu ve ekonomik çözümler sunan bisikletleri unutmamak gerek.
Bu görüşte birleşen Avrupa Bisikletliler Federasyonu üyesi Türkiye Bisikletliler Derneği, bisikletin bir ulaşım aracı olarak algılanması için farklı çalışmalar yürütüyor. Bunlardan biri, geçtiğimiz haftalarda yapılan bir lansmanla personelinin bisikletle işe gidip gelmesine destek olmaya başlayarak Türkiye’nin ilk sertifikali bisiklet dostu oteli olarak belirlenen İstanbul Hilton Garden Inn. Haliç’te bulunan otelin çalışanlarının yakın semtlerden değil Kadıköy vapuruna binerek hergün bisikletle işe gidip gelmesi ise gerçekten takdir edilecek cinsten! Bu girişim sayesinde, İstanbul’un göz alıcı manzarasının keyfini çıkararak ev ve iş yerlerine ulaşan çalışanlar, bir yandan da sabah ve akşam saatlerinde tam bir eziyet olan araba trafiğine takılıp kalmadan rahatça seyahat edebiliyorlar.
Bisikletliler Derneği’nin daha önceki çalışmaları arasında, bisikletin daha fazla insan tarafından bir ulaşım aracı olarak benimsenmesi ve trafikte yer alması için başlattığı kampanyalar ve girişimler yer alıyor. Bu yolda belediyelerle iletişime geçerek gündelik ulaşım ve ihtiyaçlar için bisiklet yollarının yaygınlaştırılması ve güvenli ulaşımın sağlanması için çalışmalar başlatıldı. Derneğin bu alandaki çabaları sayesinde, Çevre Kanunu kapsamında bisiklet yollarının kent imar planına işlenmesi durumunda, planda yer alan projelerin Bakanlık tarafından desteklenmesi ve bisiklet yollarının yapım masraflarının yüzde kırk beş (45%)’inin devlet tarafından karşılanması sağlandı.
Bisikletin şehirlerdeki güvenli ve çevre dostu ulaşımı sağlamadaki öneminin farkında olan İzmir Karşıyaka Belediyesi, şu an deneme aşamasında olan ücretsiz bir bisiklet servisi sunuyor. Bu plan kapsamında, bölgedeki bisiklet yolu uzatılarak toplu taşıma noktalarına 60 bisiklet yerleştirildi. Bu bisikletlerden yararlanmak isteyen bölge halkı veya turistler, cep telefonlarından mesaj göndererek bisikletlere ulaşabilecek, ister iş ister gezmeye giderken varacakları noktaya yakın bir kiralama noktasına bisikleti bırakıp gidecekleri yere rahatça ulaşmış olacaklar. Planın bir parçası olarak bisikletleri üzerinde dolaşan itfaiye ekipleri ve gönüllü bisikletçileri yaygın bir şekilde görmek mümkün olacak.
Dünyada bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak için yapılan en güzel girişimlerden bir diğeri “silahını bırak, bisikletini al” kampanyası ile Uruguay’da gerçekleşiyor. Toplumdaki silah kullanımını azaltma yolunda ciddi adımlar atan yönetim silahını getiren herkesi yepyeni bir bisiklet vererek ödüllendiriyor. “Hayat için silah” şeklinde de adlandırılan kampanyanın amacı üçte birinin silahlı olduğu Uruguay halkı arasındaki yasadışı ve kontrolsüz silah kullanımının önüne geçmek.
Yüzleştiği farklı sorunlara bisiklet kullanımı ile çözüm arayan ülkelerden bir diğeri ise Çin. Ülkede yaşanan trafik yoğunluğundan kaynaklanan hava kirliliğine son vermek için bisiklet kültürü yerleştirilmeye çalışılıyor. Büyük şehirlerdeki yerleşim alanlarının etrafı, yollardaki yoğunlukta yavaş yavaş ilerleyen araçlardan çıkan gri bir dumanla kaplanıyor. Bugüne kadar bu kargaşaya getirilen çözümler ise hep geçici olmuş, örneğin herkesin arabasını haftada bir gün kullanmayıp garajda tutması gibi. Ama şimdi Pekin gibi büyük şehirlerin yerlilerine bisiklet kültürünü hatırlatmak hedefleniyor. Ancak bunda bir sorun var: Gittikçe “zenginleşen” Çin kültüründe bisiklet sürmek fakirliğin bir göstergesi!
Düşünce tarzında halkımızda da oluşabilecek bu benzerlik, acı da olsa gerçek. Ancak bir statü sembolü olarak görülen arabaları almaya gücü yetecek olmayan insanların bisiklete yöneleceğini düşünenler mevcut. Çin’de bu nedenden dolayı çevre dostu otomobilleri de kullanmayı tercih etmeyip çevreye gayet duyarsız lüks arabalara yönelerin sayısı çok fazla! Tabii herkes de böyle düşünmüyor. Vizyonu geniş, gelecek nesillere yaşamaya değer bir dünya bırakmanın peşinde olan bir grup, bisikletin halkın gözündeki imajını düzeltmek için uğraşıyor. Bisikletin ucuz ve sadece fakir halkın kullanacağı bir araç olarak görünmesi yerine, tam tersine yeni orta sınıfla bağdaşlaştırılması için çaba sarfeden çok. Bisiklete olan ilgiyi artırma yolunda gerçekleştirilen girişimlerden biri bisikletleri pahalı yüksek teknolojilerle donatarak lüks alışveriş merkezlerinde yüksek fiyatlara sunmak. Kulağa gereksiz ve saçma gelse de, aslında bu yönde düşünen halkın ilgisini çekerek gerçek mesajin yerine ulaşmasını sağlamakta etkili bir yöntem teşkil edebilir.
Bisikletin care olabileceği bir diğer ülke ise krizden çıkma yollarını arayan Yunanistan. Ülkedeki ekonomik sıkıntının önüne geçmek için kurulan yeni iş alanlarından biri çevre dostu bisiklet kullanan kurye şirketleri. Telefonla gelen siparişlerin Atina gibi büyük şehirlerin yoğun trafik koşullarında hızlı bir şekilde gideceği adrese ulaştırılmasının zor olduğu gerçeğinden yola çıkan genç girişimciler, büyük firmalardan özel kişilere kadar geniş bir müşteri ağına bisikletleriyle hizmet veriyor. Genelde üniversite öğrencilerinden bir araya gelen beş genç, Atina merkezi yakınlarında küçük bir apartman dairesi ve beş bisikletle yola çıkmış. Şehirde bisiklet yollarının bulunmamasını sorun etmeden gelen telefonlarda aldıkları paket ve mektup dahil olmak üzere tüm siparişleri bisiklet yoluyla teslim ediyorlar. Bu iş süresinde günde ortalama 60 kilometre yol alan kuryeler, ülkedeki yüksek işsizlik oranını sorun etmeden krizi fırsata, hem de çevreye duyarlı bir fırsata çevirmenin en güzel örneklerinden biri!
Çise Ünlüer (3 Mart 2013)
ciseunluer@gmail.com
0 yorum :
Post a Comment